İçeriğe geç

Göz hastalıklarına ne denir ?

Göz Hastalıklarına Ne Denir? Edebiyatın Kör Noktalarında Görmenin Hikâyesi

Bir edebiyatçı için görmek yalnızca bir fizyolojik eylem değil, aynı zamanda bir anlama sanatıdır. Kelimeler, gözün uzantısı gibidir; bakamadığımızı anlatır, göremediğimizi sezdirir. “Göz hastalıklarına ne denir?” sorusu, tıbbi bir karşılık arar gibi görünse de edebiyatın dünyasında bambaşka bir anlam kazanır: İnsan, görmekle kör olmak arasında nasıl bir denge kurar? Hangi karakterin gözleri, aslında kalbini görmez?

Edebiyatın Körlüğü: Görmenin Kayıp Anlamı

Edebiyatta körlük sadece fiziksel bir eksiklik değil, derin bir metafordur. Sophokles’in “Kral Oidipus” tragedyasında, kahraman gözlerini kaybettiğinde aslında ilk kez “görmeye” başlar. Bu, hakikatin acı ışığına dayanma anıdır.

Oidipus’un göz hastalığı yoktur ama gözünün önündeki gerçeği göremez. Bu, insanın en eski ve en derin rahatsızlığıdır: görsel körlük değil, varoluşsal körlük.

Benzer biçimde, José Saramago’nun “Körlük” romanında tüm şehir görme yetisini yitirir. Ancak bu karanlıkta, insan doğasının çıplaklığı ortaya çıkar. Saramago bize şunu fısıldar: Asıl göz hastalığı, retinada değil, vicdanda başlar.

Edebiyatta bu tür “göz hastalıkları” insanın kendini, başkasını ve dünyayı algılayamamasının hikâyesidir. Gerçek bir körlük değil, anlamın yitimidir.

Kelimelerin Işığı: Görmeyi Yeniden Öğrenmek

Bir edebiyat metni, gözün iyileşme süreci gibidir. Okur, her satırda biraz daha “görür”.

Bir şiirin dizeleri, bir romanın iç sesi, bir öykünün kırık karakteri… Hepsi birer göz muayenesi gibidir. Çünkü her iyi metin, görme biçimlerimizi sorgular.

“Göz hastalıklarına ne denir?” sorusuna tıp dünyası “oftalmolojik rahatsızlıklar” der.

Ama edebiyat, buna başka bir yanıt verir: “İnsanlık.”

Her çağda körleşen toplumlar, susturulan vicdanlar, görmezden gelinen acılar… Bunlar da bir tür göz hastalığıdır. Edebiyat ise bu hastalığın panzehiridir; çünkü okudukça görür, gördükçe iyileşiriz.

Karakterlerin Gözünden Dünyaya Bakmak

Bir karakterin gözleri, onun ruhunun aynasıdır. Kafka’nın “Dava”sında Josef K. dünyayı görür ama anlamlandıramaz. Gözleri açık, kalbi kapalıdır.

Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna”sındaki Raif Efendi ise, yıllarca dünyayı görmeden yaşar; ta ki bir bakışla tüm hayatı değişene kadar.

O bakış, bir tedavi gibidir: içsel bir gözün açılması.

Göz hastalıkları burada bir metafor olarak çıkar karşımıza — insani körlüğün, duygusal yorgunluğun, toplumsal sessizliğin sembolüdür.

Belki de her yazar, kelimeleriyle birer göz doktorudur; bizi görmeye, anlamaya, hatta ağlamaya çağırır.

Görmek, Bilmek, Hissetmek: Edebiyatın Tedavisi

Edebiyat, gözün değil, bilincin hastalıklarını iyileştirir. Çünkü her hikâye, bir “bakma biçimi” öğretir.

Bir şiirdeki imgeler, bir romanın atmosferi, bir öykünün sessizliği… Hepsi bize farklı bir görme pratiği sunar. Göz hastalıklarına belki “miyop”, “astigmat”, “katarakt” denir; ama insanın kalp körlüğüne verilen isim hâlâ bulunamamıştır.

Bir roman karakterinin duygusal körlüğü, bir toplumun vicdan yorgunluğu kadar gerçektir.

Ve edebiyat, bu körlüğe sessizce dokunur — kelimeleriyle, sembolleriyle, yankılarıyla.

Okurun Gözü: Edebiyatın Aynasında Kendini Görmek

Bir edebiyat eseri okurken, yalnızca yazarın dünyasına değil, kendi kör noktalarımıza da bakarız.

“Ben neyi göremedim?”

“Kimleri görmezden geldim?”

“Görmek beni iyileştirir mi?”

Bu sorular, edebiyatın okura bıraktığı aynalardır. Göz hastalıklarına ne denir? sorusuna her okur kendi cevabını verir.

Kimi için bu bir ruhsal yorgunluk, kimi için bir farkındalık başlangıcıdır.

Belki de her satır, biraz görmeyi öğrenme sürecidir.

Sonuç: Görmenin Ahlakı

Edebiyat, görmenin etiğini öğretir.

Bir karaktere bakarken, aslında kendimize bakarız.

Bir cümlede, kendi bulanık gözlerimizin yansımasını görürüz.

Göz hastalıkları yalnızca bedensel değil, ruhsal bir çağrıdır: “Bak ama gerçekten gör.”

Her metin, bir bakışın tedavisidir.

Ve belki de asıl cevap şudur:

Göz hastalıklarına insanlık denir; çünkü her insan, görmeyi öğrenene kadar biraz kördür.

Okurlar yorumlarda kendi çağrışımlarını paylaşsın:

Hangi karakterin gözleri sizde iz bıraktı?

Hangi kelime, sizin karanlığınıza ışık oldu?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap
ilbet casinoprop money