Bananza Nerede? Gücün Haritası, Toplumun Aynası
Güç, siyaset biliminin en eski ve en tutkulu kelimesidir. İnsan toplulukları tarih boyunca nerede bir düzen kurduysa, orada bir “Bananza” yaratmıştır — görünürde bir yer değil, ama iktidarın, çıkarın ve meşruiyetin kesiştiği bir alan. “Bananza nerede?” sorusu, coğrafi bir sorgudan çok daha derindir; bu, iktidarın kimde olduğu, nasıl paylaşıldığı ve kimin adına kullanıldığı sorusudur. Çünkü her toplumda bir “Bananza” vardır — kimi zaman bir sarayda, kimi zaman bir şirket merkezinde, kimi zaman da bir ekranın arkasında.
Bananza: Gücün Coğrafyası
“Bananza”yı siyasal bir metafor olarak düşündüğümüzde, onun iktidarın üretildiği ve yeniden dağıtıldığı mekân olduğunu görürüz. Bu mekân, fiziksel olabileceği gibi sembolik de olabilir. Michel Foucault’nun deyimiyle iktidar, yalnızca yukarıdan aşağıya inen bir emir zinciri değil; toplumsal ilişkilerin içinde dolaşan bir ağdır. “Bananza nerede?” sorusu aslında şu anlama gelir: iktidar hangi ilişkilerde saklanıyor? Çünkü güç, görünür olmaktan çok, görünmez olduğunda etkilidir.
Bir siyaset bilimci için “Bananza”, yalnızca devletin ya da kurumların değil, bireyin kendi mikro iktidar alanlarının da bir toplamıdır. Ailede, işyerinde, sosyal medyada… Herkesin küçük bir Bananza’sı vardır. Sorun şu: bu güç alanları meşruiyet mi üretir, yoksa sadece itaat mi talep eder?
Erkeklerin Stratejisi, Kadınların Katılımı
Toplumsal cinsiyet perspektifinden bakıldığında Bananza’nın yerini anlamak, güç kullanımındaki farklı yönelimleri görmekle mümkündür. Erkek egemen siyasal kültür genellikle strateji, çıkar ve rekabet üzerinden şekillenir. Bu anlayışta siyaset bir satranç tahtasıdır; hamleler kazanmaya yöneliktir. Gücün amacı, elde etmek ve korumaktır.
Oysa kadın odaklı siyaset teorileri, gücü paylaşılabilir bir kaynak olarak görür. Kadınların toplumsal hareketlerdeki demokratik katılımı, iletişim, dayanışma ve empati temellidir. Yani “Bananza”yı fethetmek değil, Bananza’yı dönüştürmek esastır. Erkek siyasetinin “iktidar alanı”na karşılık, kadın siyasetinin “katılım alanı” vardır. Bu fark, günümüz demokrasilerinde büyük bir dönüşümün habercisidir: artık güç yalnızca “yönetmek” değil, aynı zamanda “birlikte üretmek” anlamına gelmektedir.
İdeoloji ve Kurumlar: Bananza’nın Perdesi
Her Bananza bir ideoloji ile çevrilidir. Çünkü ideoloji, iktidarı görünmez kılmanın en etkili yoludur. İnsanlar çoğu zaman güç ilişkilerini “doğal düzen” zannederler. Tıpkı televizyon dizilerindeki Bananza çiftliği gibi — huzurlu, adil, kahramanlarla dolu… Oysa perde arkasında her zaman bir çıkar dengesi, bir hegemonya vardır. Antonio Gramsci’nin kavramıyla, hegemonya, rızayla kurulmuş bir iktidardır. Yani halk, yönetenlerin ideallerini kendi idealleri sanır.
Kurumlar da bu ideolojik zemini taşır. Devlet, medya, din, aile — hepsi kendi küçük Bananza’larını oluşturur. Kurumlar ne kadar tarafsız görünürse, güç o kadar derinleşir. Bu yüzden siyaset bilimi bize şunu öğretir: “Bananza”yı bulmak için haritaya değil, ilişkilere bakmak gerekir. Çünkü güç coğrafyası, insan zihninde başlar.
Vatandaşlık ve Katılım: Bananza’ya Giden Yol
Demokrasilerde vatandaşlık, bireyin kendi Bananza’sını talep etme hakkıdır. Oy vermek, söz söylemek, itiraz etmek — hepsi bu hakkın bir parçasıdır. Ancak modern toplumlarda bu hak giderek pasif bir onay mekanizmasına dönüşmektedir. İnsanlar sadece “seyirci vatandaş” hâline gelirken, güç merkezleri daha sessiz ama daha etkili biçimde çalışır.
Bananza nerede? Belki tam da burada: suskunlukta, kabullenişte, ilgisizlikte. Çünkü iktidar, yalnızca baskı ile değil, rızayla da ayakta kalır. Bu yüzden siyaset, sadece yönetenlerle değil, yönetilmeye razı olanlarla da ilgilidir. Bir vatandaşın sessizliği, bir kurumun gücünü pekiştirir.
Provokatif Sorular: Kimin Bananza’sında Yaşıyoruz?
- Güç ilişkilerinin içinde nerede duruyoruz? “Bananza” bizim mi, yoksa bizi mi yönetiyor?
- Demokrasi gerçekten eşit katılım mı, yoksa biçim değiştirmiş bir iktidar estetiği mi?
- Kadınların iletişim odaklı siyaseti, erkeklerin stratejik siyasetine meydan okuyabilir mi?
- Bir vatandaş olarak biz, hangi ideolojinin sessiz onayını veriyoruz?
Sonuç: Bananza, İçimizdeki Harita
Bananza nerede? Cevap, ne yalnızca bir ülkede ne de bir yapıda gizlidir. Bananza, gücün dolaştığı her ilişki alanında bulunur: ailede, sokakta, mecliste, hatta dilin içinde. Siyaset bilimi bize, bu alanların hepsine dikkatle bakmamız gerektiğini öğretir. Çünkü güç, görünmez olduğu ölçüde kalıcıdır.
Bir siyaset bilimci olarak söyleyebilirim ki, “Bananza” artık yalnızca bir yer değil, bir sorudur. Bu soruyu sormak, demokrasinin yeniden inşasının ilk adımıdır. Şimdi sıra sizde: Sizce Bananza nerede? Yorumlarda kendi güç haritanızı paylaşın — belki birlikte yeni bir siyaset dili inşa ederiz.